Kripto paraların dünyada süratle yaygınlaşması, işlem hacminin akıl almaz boyutlara ulaşması, kripto paranın hukuksal olarak tanımlanmasını ve bu alanda hızla hukuksal düzenlemelere gidilmesini zorunlu kılmaktadır.
Kripto paralara ilişkin faaliyetlerin geldiği nokta, bu faaliyetlerin artarak devam edeceği yönünde kesin bir öngörüyü de beraberinde getirmektedir. Artık devletlerin ve uluslararası kurum ve kuruluşların kripto para faaliyetlerine bir süre daha seyirci kalabilme şansı yoktur. Kripto paralara ilişkin faaliyetlerin her anlamda yaygınlaşıp artması, çok boyutlu hukuksal sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu olgu, devletleri ve uluslararası kurumları kripto paraların hukuksal boyutları, nasıl vergilendirileceğine ilişkin çözüm arayışına itmiştir.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, kripto paralar henüz gerek dünyada gerek ülkemizde henüz yasal bir düzlemde karşılık bulabilmiş değildir. Bu alanda ortaya çıkan hukuksal sorunlar, hakimlerin genel hükümlere göre boşluk doldurma yetkisi kapsamında çözümlenmeye çalışılmaktadır.
Geçtiğimiz günlerde icra dairelerinden biri, icra dosyası borçlusunun kripto varlığına haciz uygulamış, itiraz üzerine …İcra Hukuk Mahkemesi’nce haczin geçerli olduğu, kripto para varlıklarına haciz uygulanabileceğine karar vermiş, ülkemizde bu alanda yargı kararı oluşmuştur. Henüz üst mahkemeden kripto varlıkların haczedilebileceğine dair bir içtihat oluşmamış ise de mevcut hukuksal düzenlemeler çerçevesinde baktığımızda üst mahkemelerden de aksi yönde bir karar çıkmasını beklemediğimizi ifade etmek gerekir.
Yine kripto paranın miras yoluyla mirasçılara intikal edeceğine -terekeye dahil olacağına- dair istinaf kararı verilmiştir. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi, 13.11.2020 tarihli kararında, vefat eden eşin aktif pasif malvarlığının tespiti için açılan tereke tespit davasında, “Murisin e-posta hesabı ve buna bağlı olarak kullanılan sosyal medya hesapları, dijital cüzdan hesapları vb. maddi değer ifade eden, TMO’nun 599.maddesi kapsamında terekesine dahil olup mirasçılarına intikali gereken dijital mal varlığının da tespitinin gerekeceği” yönünde hüküm tesis etmiştir. Görüldüğü gibi henüz yasal bir düzenleme olmamakla birlikte, yargı kararı ile kripto para ve dijital cüzdanların mirasa dahil olduğu kabul edilmiştir.
Kripto varlıkların hukuki niteliğinin belirlenmesi, yine vergisel boyutunun tespiti için diğer ülkelerde de Türkiye’de bir kısım çalışmalar yapılmaktadır. Kripto paraların hukuksal tanımına ve vergisel durumuna ilişkin çeşitli görüşler bulunmakla birlikte, bu konuya eğilen devletler ve uluslararası kurumlar arasında henüz ortak görüş ve ilkeler oluşmamıştır. Hatta henüz bunun çok uzağında olduğumuzu söyleyebiliriz.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından kripto paralara ilişkin bir çalışma yapılmış ve kurum, “Kripto Para Araştırma Raporu” yayınlamıştır. Bu rapor kapsamında, hükümetin 11. Kalkınma Planı’nda “Blok zincir Tabanlı Dijital Merkez Bankası Parası” çıkarılması kararının yer aldığı yönünde de açıklama yapılmıştır. Yine bu kapsamda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından yerli kripto para birimi çıkartılmasının hedeflendiği bildirilmiştir. Yine Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 29 Eylül 2020 tarihinde yayımlanan yazıda, vergilendirmeye ilişkin olarak şu ifadelere yer verilmiştir: “Dijital olarak alınıp satılabilen ve transfer edilebilen, dijital bir değeri temsil eden sanal varlıklar kullanılarak yapılan işlemlerin vergilendirilmesine yönelik çalışmalar sürdürülecek. Bu varlıkların suçun finansmanında kullanılmasının önlenmesine yönelik bir takip mekanizması tesis edilecektir.”
Kripto paralarla alım-satım işlemi, madencilik faaliyetleri, alım-satım işleminin gerçekleştirildiği platformlarda komisyon geliri elde edilmesi gibi çeşitli işlemler yapılmaktadır. İşlem çeşitliliğinin de giderek arttığı ve daha da artacağını rahatlıkla ifade edebiliriz. Bu işlemlerin hukuksal zemine oturtulabilmesi için öncelikle, kripto paranın ne olduğu, işleyişinin nasıl olduğu ve hukuki mahiyetinin doğru şekilde anlaşılıp tanımlanması gerektiği kuşkusuzdur.
Kripto Paranın Mahiyeti
Türkiye’de henüz kripto paralara ya da kripto paranın hukuki niteliğine ilişkin herhangi bir mevzuat bulunmamakla birlikte, çeşitli kurumların konuya ilişkin görüşlerini bildirdikleri metinler mevcuttur.
Elektronik ticaretin yerleşmesiyle birlikte, elektronik para da yeni ödeme aracı olarak yaşamımızda ve mevzuatta yerini almıştır. Türkiye’de 2013 yılında kabul edilen 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun’un 3. maddesine göre elektronik para: “ihraç eden kuruluş tarafından kabul edilen fon karşılığı ihraç edilen, elektronik olarak saklanan, bu kanunda tanımlanan ödeme işlemlerini gerçekleştirmek için kullanılan ve elektronik para ihraç eden kuruluş dışındaki gerçek ve tüzel kişiler tarafından da ödeme aracı olarak kabul edilen parasal değer” şeklinde tanımlanmaktadır. Ön ödemeli kartlar elektronik paranın bir türüdür.
Yeni ödeme araçlarından bir diğeri ise sanal paralardır. Avrupa Merkez Bankası sanal parayı, ‘düzenlemesi özel kişilerce geliştirilen ve kontrol edilen, sanal bir çevrede kabul gören dijital para’ olarak tanımlamıştır. Sanal para, elektronik para gibi dijital paranın bir çeşididir. Ancak aralarında önemli de farklar bulunmaktadır. Kripto paralar da gerçek paraya dönüştürülebilir yapısıyla sanal para birimlerinden biridir.
Bu kapsamda, kripto paralar şifreleme bilimi kullanılarak merkezi olmayan kripto sistemlerde, belirlenen oranlarda adetlerde üretilen, transfer edilebilir nitelikteki sanal bir para birimidir. Şifrelemenin amacı ise, kripto paralar ile yapılacak işlemlerin güvenliğine yönelik bir kontrol mekanizmasının sağlanmasıdır. Bu mekanizma blockchain teknolojisi kullanılarak oluşturulmuş olup, kripto paralara ilişkin bilinmesi gereken en önemli noktalardandır.
Kripto para sisteminin, geleneksel para sistemlerinden farklı kılan özellikleri genel olarak, hükümet tarafından şifreli para üretilememesi ve izinsiz el koyulamaması, herhangi bir kurumca üzerinde kontrol mekanizması bulunmaması, üçüncü kişi aracılığıyla güven esası ile işlemlerin yürütülmesi yerine şifreleme kanıtı üzerine kurulu üçüncü kişi olmaksızın yürütülebilen bir sistem oluşudur.
KRİPTO PARA PARA MIDIR?
Kripto para birimlerinin yabancı para olduğu yönünde genel bir yaklaşım vardır. Ancak bu yaklaşım, kripto paralar daha yakından mercek altına alındıkça yerini farklı yaklaşımlara bırakmaya başlamıştır.
Paranın tarifiyle ilgili mevzuat kapsamında herhangi bir tanımlamaya yer verilmemektedir. Ancak doktrinde, hukuk düzeninin ve devletin ödeme aracı olarak kabul ettiği, maddi görünüş şekli önemli olmayan, genel bir mübadele aracı olan, hesap birimi olarak tanımlanmaktadır.
Paranın işlevlerini karşılaması açısından incelendiğinde; değişken piyasa koşulları ve işlem hacminin genel hacimdeki oranının henüz makul seviyede olmayışı nedeniyle kripto paraların mübadele aracı olma kriterini sağlamadığı ileri sürülmektedir. Bu anlamda para olarak nitelendirilmesi için gereken işlevlerin kripto paralarda henüz karşılık bulmadığını ifade eden çok sayıda görüş ortaya konulmaktadır. Ancak kripto paraların yatırım aracı olduğunda dair kuşku bulunmadığını ifade etmek gerekir.
Diğer yandan, elektronik paraya ilişkin mevzuatımızın, kripto paraları kapsamadığını belirtmek gerekir. Kripto paraların paraya ilişkin işlevleri taşımaması ve mevzuatta yer almaması nedeniyle para veya elektronik para olarak nitelendirilmek pek mümkün gözükmemektedir. Kripto paraların herhangi bir ülke veya otorite tarafından düzenlenmemesi yönünden de “para” kapsamında sayılamayacağına dair görüşler ileri sürülmektedir.
KRİPTO PARA MENKUL KIYMET MİDİR?
Sermaye Piyasası mevzuatı uyarınca menkul kıymetler, “ortaklık veya alacak hakkı sağlayan, belli bir meblağı temsil eden, yatırım aracı olarak kullanılan, dönemsel gelir getiren, misli nitelikte, seri halinde çıkarılan, ibareleri aynı olan ve şartları kurulca belirlenen kıymetli evrak” şeklinde tanımlanmıştır. Sermaye Piyasası Kurulu tanımdan hareketle kripto paralardan biri olan Bitcoin’in menkul kıymet tanımına uymadığını açıklamış olup, sebep olarak ise dayalı olduğu gerçek bir ürünün bulunmayışını göstermiştir.
Kripto paraların menkul kıymet olarak değerlendirilebileceği yönünde görüşler de vardır. Kripto paraların menkul kıymet olarak kabulü durumunda, GVK Mükerrer geçici 67.madde uyarınca, menkul kıymetlerin veya diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar kapsamında, kripto paranın elden çıkarılması esnasında elde edilen pozitif fark değer artış kazançları üzerinden gelir vergisine tabi tutulması gerekecektir.
KRİPTO PARA EMTİA MIDIR?
Kripto paraların dijital emtia olarak nitelendirilmesi gerektiğini ileri süren görüşler de vardır.
Kamu otoritelerin açıklamalarından, TCMB tarafından arz edilemeyeceği için para, Sermaye Piyasası Kanunu’ndaki tanıma girmediği için de menkul kıymet olarak kabul edilmeyen kripto paralara ilişkin yapılacak düzenlemelerde “emtia” olarak kabul edilebileceğini ileri süren görüşler bulunmaktadır
Bu çerçevede, GVK 37.maddesi uyarınca, emtia niteliğindeki kripto varlıklardan elde edilen kazanç, faaliyetin devamlı olması ve organizasyon dahilinde yapılması halinde, ticari kazanç teşkil edecek olup gelir vergisine tabi olacaktır.
Emtia niteliğindeki kripto paraların vergilendirilmesi için diğer bir yaklaşım ise arızi kazanç olarak değerlendirilmeleriyle ortaya konabilir. Alım satım faaliyetinin bir defaya mahsus olarak devamlı olmayan bir faaliyet kapsamında yapıldığı ve kar edildiği varsayımında, emtia olarak değerlendirilen kripto varlıklar bakımından, GVK mükerrer 80.madde uyarınca, arızi olarak yapılan ticari işlemden elde edilen kazanç söz konusudur. Ancak kripto paralarla alım satım işlemi çok büyük oranda bir defaya mahsus yapılmadığı için, kripto para yatırımcıları için arızi kazanca tabi tutulması yönünden uygulamada karşılık bulmasının pek mümkün olamayacağını söyleyebiliriz.