Mirasçılıktan Çıkarma

Kişilerin kendi miraslarının belli bir miktarı üzerinde kanun koyucu bazı kimselere (kişinin altsoyları eşi gibi) saklı pay adı altında bir miktarın ödenmesini öngörmüştür. Miras bırakanın ölümü halinde saklı paylı mirasçılarına kanundaki bu miktarlar ödenmek zorundadır. Eğer miras bırakan saklı paylı mirasçısının, kendi mirasından hiç pay almasını istemiyorsa veya kanundaki saklı payının bir kısmını almamasını istiyorsa mirasçılıktan çıkarma yoluna başvurabilir.

Mirasçılıktan Çıkarma Nasıl Yapılır?

TMK’nin 510. maddesine göre mirasçılıktan çıkarma, miras bırakan tarafından tek taraflı ölüme bağlı bir tasarrufla yapılabilir. Miras bırakan bir vasiyetname düzenleyerek istediği saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarabilir. Yine aynı şekilde miras bırakan mirasçı ile bir miras sözleşmesi (mirastan feragat yolu ile) yaparak da onu mirasçılıktan çıkarabilir. Mirasçılıktan çıkarma sebepleri düzenlenen ölüme bağlı tasarrufta açıkça yazılmalıdır. Örneğin vasiyetnamede veya miras sözleşmesinde “yükümlülüklerini ihlal ettiği için mirasçılıktan çıkarıyorum” gibi genel ifadeler yazılması yeterli değildir; “hasta olduğum halde şu tarihte kendisinden yardım istememe rağmen bana yardım etmedi, banka kartımı alarak bana bilgi vermeden sürekli paramı çekti” gibi açıklayıcı ifadeler yazılması gereklidir.

Mirasçılıktan Çıkarma Sebepleri

Mirasçılıktan çıkarma sebepleri iki ayrı kategoride düzenlenmiştir. TMK madde 510 ile 512 arasında cezai mirasçılıktan çıkarma; 513. maddede ise koruyucu mirasçılıktan çıkarma düzenlenmiştir.

Cezai Mirasçılıktan Çıkarma Sebepleri

1.Mirasçının, miras bırakana veya miras bırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemesi:

Bu durumda miras bırakan, mirasçıyı mirasçılıktan çıkarabilir. Ağır suç kavramından anlaşılması gereken ceza kanunu anlamındaki herhangi bir suçtur. Çünkü ceza kanunlarında ağır suç-hafif suç şeklinde bir ayrım yoktur. Kanun koyucu burada bu kavramla suçun aile bağını koparacak nitelikte olmasını ve fiilen de aile bağlarının kopmuş olmasını ifade etmiştir. Örneğin; miras bırakanın çocuğu babasının maaşını çekmek için banka kartını almakta ancak babasına maaşını hep eksik olarak vermekte, paranın bir kısmını kendisi almaktadır.

Mirasçının suçu işlemiş olması yeterlidir, suç nedeniyle mirasçı hakkında dava açılıp açılmaması, cezai soruşturma açılıp açılmaması, suçun zamanaşımına uğraması, mahkeme kararı alınması, cezanın zamanaşımına veya affa uğraması gibi hususların önemi yoktur.

Kanunda geçen “yakınlar” ifadesi değişken bir kavram olup, her olay açısından ayrıca değerlendirilmelidir. Miras bırakanın üzüntüsüne, sevincine ortak olan onunla hayati ilişkileri sıkı olan herkes yakın kavramına girebilir. Kişinin yakın kavramına girmesi için mutlaka miras bırakanın akrabası olması şartı yoktur.

2. Mirasçının, miras bırakana veya miras bırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemesi:

Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerin neler olduğu belirlenirken kişilerin hayatlarını nasıl sürdürdüğüne göre belirleme yapılmalıdır. Örneğin miras bırakanın fakir olan oğlunun, torununu özel okula göndermemesi, yükümlülüğü yerine getirmediği anlamına gelmez. Önemli ölçünün neyi ifade ettiği her ailenin yaşantısından, benimsediği ahlaki veya etik değerlerden, davranışın aile bağlarında meydana getirdiği tahribatın boyutundan anlaşılabilir.

Aile üyelerine karşı bir yükümlülükten bahsedildiği için aile üyesi kavramına miras bırakana kan bağı ile bağlı kişiler girmektedir. Burada aile üyesi dışındaki yakınlar kanun kapsamına girmemektedir.

Kanunda bahsedilen yükümlülük mutlaka aile hukukundan kaynaklanmalıdır. Örneğin, miras bırakanın kızının başka bir kişiyle bir sözleşme yapması ve sözleşmeye uymaması, borcunu ödememesi, icra takibine uğraması gibi durumlar mirasçı ile üçüncü kişi arasında yaşanan olaylar olup, burada borçlar hukukundan veya icra iflas hukukundan kaynaklı yükümlülükler söz konusudur ve mirasçının aile hukukundan doğan bir yükümlülüğü ihmali söz konusu olmadığından bu davranışlar mirasçılıktan çıkarma sebebi değildir. Aile hukukundan doğan yükümlülüklerden bazıları şunlardır:

– Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. (TMK madde 364)

– Ana, baba ve çocuk, ailenin huzur ve bütünlüğünün gerektirdiği şekilde birbirlerine yardım etmek, saygı ve anlayış göstermek ve aile onurunu gözetmekle yükümlüdürler.(TMK madde 322)

-Eşlerin birbirlerine karşı sadakat yükümlülüğü bulunmaktadır.

Cezai Mirasçılıktan Çıkarmanın Sonuçları

Miras bırakan, kişinin saklı payının tamamı için veya saklı payının bir kısmı için mirasçılıktan çıkarma yoluna başvurabilir. Eğer saklı payın tamamı için mirasçılıktan çıkarmışsa, çıkarılan kişi terekeden hiçbir şey talep edemez.(TMK m.511) Ancak miras bırakan düzenlediği vasiyetname ile isterse bu kişiye bir mal vasiyeti yapabilir. Örneğin, saklı payının tamamı için mirasçılıktan çıkardığı kişiye aynı vasiyetname ile 2005 model arabasını, veya bir taşınmazını v.s. bağışladığını belirtebilir. Bu durumda mirasçılıktan çıkartılan kişi sadece arabayı veya ne vasiyet edilmiş ise onu alabilecek, ancak saklı payı için herhangi bir şey talep edemeyecektir.  Miras bırakan saklı payın bir kısmı için de mirasçılıktan çıkarma yapabilir. Örneğin, Ali isimli vatandaş düzenlediği bir vasiyetname ile oğlu Metin’in kendisine karşı suç işlemiş olduğunu, aile ilişkilerinin yıllardır kopuk olduğunu belirtmiştir. Ancak yine de oğlu olduğu için saklı payın tamamından çıkartmak istememektedir, bu durumda oğlum metin saklı payının tamamını değil şu kadarını alsın, diyebilir.

Mirasçılıktan Çıkarma Alt Soyu Etkiler Mi?

Kanun koyucu TMK madde 511/2’de “Miras bırakan başka türlü tasarrufta bulunmuş olmadıkça, mirasçılıktan çıkarılan kimsenin miras payı, o kimse miras bırakandan önce ölmüş gibi, mirasçılıktan çıkarılanın varsa altsoyuna, yoksa miras bırakanın yasal mirasçılarına kalır.” hükmü ile mirasçılıktan çıkarılmanın altsoya etkisini düzenlemiştir. Örneğin Arzu’nun Leyla ve Pınar isimli iki kızı vardır. Leyla’nın ise Ayşe ve Fatma isimli iki kızı vardır. Arzu kızı Leyla’yı mirasçılıktan çıkartmış olsa bile, Arzu’nun ölümü halinde Leyla’nın saklı payı Leylanın kızları olan Ayşe ve Fatma’ya kalacaktır.

Koruyucu Mirasçılıktan Çıkarma

Borçlarını ödemekten aciz olan kişinin altsoyunu korumak ve miras bırakanın tüm mirasının kişinin alacaklılarına geçişini önlemek için koruyucu mirasçılıktan çıkarma düzenlenmiştir. TMK’nin 513. maddesine göre “Miras bırakan, hakkında borç ödemeden aciz belgesi bulunan altsoyunu, saklı payının yarısı için mirasçılıktan çıkarabilir. Ancak, bu yarıyı mirasçılıktan çıkarılanın doğmuş ve doğacak çocuklarına özgülemesi şarttır.” Hükümden de anlaşıldığı gibi miras bırakan, kendi altsoyunu altsoyunun altsoyunu korumak için mirasçılıktan çıkarabilir. Örneğin, miras bırakanın iki oğlu vardır, bir oğlu hakkında borç ödemekten aciz belgesi vardır. Bu durumda oğlunun çocukları için yani torunları için oğlunu en fazla saklı payının yarısı için mirasçılıktan çıkarabilecektir. Mutlaka geriye kalan saklı pay torunlara bırakılmalıdır. Eğer mevcut hal itibariyle torunu yoksa, doğacak torunlarına da bırakabilir.

Koruyucu mirasçılıktan çıkarmada özel bir durum da TMK’nin 513. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir: “Miras açıldığı zaman borç ödemeden aciz belgesinin hükmü kalmamışsa veya belgenin kapsadığı borç tutarı mirasçılıktan çıkarılanın miras payının yarısını aşmıyorsa, mirasçılıktan çıkarılanın istemi üzerine çıkarma iptal olunur.” Örneğin, kişiye babasından 300 bin TL miras payı kalmıştır ancak kişi hakkında daha önceden bir borcu dolayısıyla 120 bin TL tutarında aciz belgesi düzenlenmiştir. Babası oğlunun borcunu bilmediği veya çok daha fazla zannettiği için koruyucu mirasçılıktan çıkarma yoluna vasiyetnamede başvurmuş en azından yarısı torunlarıma kalsın şeklinde düşünmüştür. Bu durumda torunlarına 150 bin TL kalmasındansa, oğlu tüm miras payı olan 300 bin Türk lirasını alarak 120 binini alacaklısına verip kalan 180 bin Türk lirasını edinebilecektir.

Mirasçılıktan Çıkarma Davası/Mirasçılıktan Çıkarılmanın İptali Davası

Mirasçılıktan çıkarma, yukarıda da değinildiği üzere dava ile kullanılabilen bir hak olmayıp, miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufu ile (Örneğin bir vasiyetname ile) yapılmaktadır. Ancak yukarıda belirttiğimiz kanun koyucunun mirasçılıktan çıkarma için aradığı şartları taşımayan bir mirasçılıktan çıkarma işlemine karşı, mirasçılıktan çıkarılan kimse tenkis davası açabilir. Buna mirasçılıktan çıkarmanın iptali davası da denilmektedir. Miras bırakan hiçbir sebep göstermeksizin mirasçılıktan çıkartmışsa veya mirasçılıktan çıkarılan kişi, miras bırakanın gösterdiği çıkarılma sebeplerinin gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek tenkis davası açabilir. Bu durumda çıkarmadan yararlanan mirasçılar veya vasiyet alacaklıları kanunda öngörülen çıkarılma sebeplerinin gerçekleştiğini ispat etmelidir, eğer sebeplerin oluştuğu ispat edilemezse mirasçılıktan çıkarılma işlemi iptal edilir ve mirasçı en azından saklı payını alır.

Miras bırakanın hataya düşmesi durumunda, mirasçılıktan çıkarılan kişi bu açık yanılgıyı ispatlayabilirse sadece saklı payını değil tüm yasal mirasını alabilecektir. Örneğin, mirasçılıktan çıkarılma sebebi olarak bir suç sebep gösterilmiştir ancak suçu işleyen bir başkası olduğu, kendi mirasçısı olmadığı halde miras bırakan hata ile mirasçısının suçu işlediğini zannetmiştir ve onu mirasçılıktan çıkarmıştır. Bu durumda suçu kendisinin işlemediğini ispatlayan kişi, mirasçılıktan çıkarma işlemini iptal ettirip yasal miras payını alabilir. İspat yükü ile ilgili TMK’nin 512. maddesi şu şekildedir:

“Mirasçılıktan çıkarma, miras bırakan ancak buna ilişkin tasarrufunda çıkarma sebebini belirtmişse geçerlidir.

Mirasçılıktan çıkarılan kimse itiraz ederse, belirtilen sebebin varlığını ispat, çıkarmadan yararlanan mirasçıya veya vasiyet alacaklısına düşer.

Sebebin varlığı ispat edilememiş veya çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmemişse tasarruf, mirasçının saklı payı dışında yerine getirilir; ancak, miras bırakan bu tasarrufu çıkarma sebebi hakkında düştüğü açık bir yanılma yüzünden yapmışsa, çıkarma geçersiz olur.”

Son olarak mirasçılıktan çıkarılmanın iptal ettirilebilmesi için bir diğer yol ise mirasçılıktan çıkarma işleminin yapıldığı ölüme bağlı tasarrufun (vasiyetname, miras sözleşmesi) iptal ettirilmesi yoludur. Ehliyetsizlik, şekil sakatlıkları, irade sakatlıkları, hukuka ve ahlaka aykırılık gibi durumlar varsa miras bırakanın yapmış olduğu ölüme bağlı tasarruf tamamen iptal edilebilir. Örneğin miras bırakana silah zoru ile tehdit ve şantaj ile bu vasiyetnamenin düzenlettirildiği; sarhoşken, ayırt etme gücünün olmadığı bir sırada vasiyetname yazdırıldığı ispat edilirse vasiyetname iptal edilir. Bu halde mirasçı sadece saklı payına değil yasal miras payının tamamına kavuşabilir.

Mirasçılıktan Çıkarmanın İptali Davası Görevli Ve Yetkili Mahkeme

Görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi, yetkili mahkeme ise miras bırakanın son ikametgâh yeri mahkemesidir.

Siz de bir yorum ekleyin