Kooperatiflerin Hukuki Niteliği

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Kooperatiflerin hukuki niteliği hakkında verdiği kararlarla birlikte açıkça belirtmese de Kooperatifleri tacir saymayarak örtülü boşluğu doldurma amacındadır.

Kooperatifler kavramını incelediğimizde, Kooperatiflerin tanımı 1163 sayılı kanunun birinci maddesinde tanımlanmaktadır. Söz konusu tanımın içerisinde bulunan “teşekkül” ibaresi 21.04.2004 tarihli 5146 sayılı kanunla birlikte değiştirilmiş olup teşekkül ifadesi yerine “ortaklık” ibaresi kullanılmaya başlanmıştır. 6102 Sayılı Kanun’un 124. Maddesinin birinci fıkrasında kooperatiflerin ticaret şirketlerden biri olduğu belirtilmiştir. Ancak aynı kanunun sözü edilen maddenin 2. Fıkrasında kooperatiflerin şahıs veya sermaye şirketi olduğu belirtilmemiştir. Bu düzenleme kooperatiflerin yapısına uygun düşmektedir. Ancak bu durum Daire’nin tespitinin aksine kooperatifin ticaret şirketi sayılmasına kesinlikle engel değildir. Sözün kısası TTK m 124.1 hükmü karşısında konu tartışmaya ihtiyaç duyulmayacak ölçüde açıktır.

Kooperatifler hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra incelememize konu olan kararlar ışığında Kooperatiflerin tacir sayılıp sayılamayacağı, sayılmıyorsa hukuk metodolojisi bakımından bu sonucun nasıl çıktığına değineceğ

Kooperatifler, toplumsal ve ekonomik gelişmeler sonucu tek bir kişinin yapamayacağı işler için bir araya gelinerek toplumsal ve ekonomik güç birleştirilerek “ortak çalışma” sonucu elde edilmesi amacıyla kurulur. Kooperatifler hem ekonomik hem sosyal kuruluşlardır. Kooperatifler, ekonomik kuruluşlardır çünkü kooperatifi oluşturanlar kooperatifçe yaratılan ekonomik değerden pay almaktadırlar. Aynı zamanda kooperatifler, sosyal kuruluşlardır çünkü gelirin eşit olarak dağıtılmasını sağlamakta, kooperatifi üyelerinin ekonomilerini reel olarak güçlendirmekte ve ortakların eşitliğine dayanan bir yönetim anlayışı içerisinde demokrasiye katkıda bulunmaktadır.[1] Kooperatifler için tek bir tanım yapmak zor olacaktır. Temelinde ortaklaşa çalışma ve yardımlaşma bulunur. Fındıkoğlu hocamız kooperatifi şu şekilde tanımlamıştır:

“İstihsal, kredi, istihlâk ve mesken temini gibi başlıca ekonomik ihtiyaçların tatmini maksadıyla kendi arzu ve iradeleri ile bir araya gelen, bu ihtiyaçları karşılamak için kendi iktisadî gayretleri ile bir işyeri ve işletme vücuda getiren insanların birleşme teşebbüsüne kooperatif denir”[2]

1163 sayılı Kooperatifler Kanunu bütün kooperatif türleri için ana kanundur.

Söz konusu tartışma kooperatiflerin tacir sayılıp sayılamayacağı ile ilgili olup çıkan sonuca göre kooperatiflerin cezai şartın indirimini talep edebilmesi ve ticari borçlara uygulanan temerrüt faizinin istenip istenmeyeceği şekillenecektir.

Yargıtay’ın ilgili dairesi Kooperatiflerin tacir sayılamayacağı yönündeki vermiş oldukları kararlarda şu gerekçeye dayanmaktadır. Kooperatifler konularına göre, üretim, tüketim, yapı, kredi ve sigorta kooperatifi olarak ayrılır. Tür belirlemesi yapılırken kooperatiflerin alt türlerinin sınıflandırılmasında genel olarak kooperatiflerin faaliyet gösterdikleri alanlar, amaçları ve tâbi oldukları mevzuat hükümleri de dikkate alınmalıdır.[3]

“1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. Maddesinde […] kooperatifin ortaklık (şirket) olduğu belirtilmiş ise de, bu ortaklığın “ticari nitelikte bir ortaklık” olduğu yönünde bir açıklama ve belirleme yapılmamıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 124/1 maddesinde “Kooperatifler” ticaret şirketleri arasında sayılmış ise de aynı maddenin 2. Fıkrasında Kooperatifler “Şahıs Şirketleri” ve “Sermaye şirketleri” arasında gösterilmemiştir. TTK’nın 124. Maddesinin 1 ve 2. Fıkraları ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1.madddesi birlikte değerlendirildiğinde yapı kooperatiflerinin “ticaret şirketi” olmadığı, sosyal niteliği ağır basan kendine özgü bir ortaklık olduğu anlaşılmaktadır.

Doktrinde ise kooperatiflerin tacir sayılacağı hususu kesin bir şekilde ifade edilmektedir. TTK 124/1 gereği ticari şirketler arasında sayılan Kooperatifler tacir sayılmaktadır.  Bu durumun aksine Yargıtay Dairesi örtülü boşluk doldurma gayretindedir.

Örtülü (gizli veya istisnai) boşluk, kanunun çok geniş kapsamlı, gerekli istisnalara yer vermemiş olan kelime anlamının, kanunun amacı ve negatif eşitlik ilkesi (eşit olmayana eşit şekilde davranmama) esas alındığında bir sınırlandırmayı gerektirmesi durumunda ortaya çıkan boşluktur.[4]

Örtülü boşlukta somut olaya uygulanması gereken bir kural bulunmakta olup kuralın somut olayın nitelikleriyle uyuşmamasından kaynaklı olarak kuralın uygulandığı takdirde adaletsiz sonuçlar doğacaktır. Kanunun lafzı çok geniş olup, tüm daraltıcı yorum çabalarına rağmen, somut olayın istisnai özelliklerine uymamakta, adalete aykırı sonuçlar doğurmaktadır.[5] Diğer bir ifadeyle somut olay, kuralın kapsamına giren diğer olaylara nazaran farklı, istisnai özellikler taşımaktadır ve kural konulurken istisnai, atipik bu durum hesaba katılmamıştır.[6]  Bu durumda adaletsiz sonuçlar ortaya çıkmaması için eşit olmayanlara farklı uygulamaya tabi tutularak amaca uygun sınırlama yapılır.

İnceleme konumuzda Yargıtay’ın ilgili dairesi şu ibarelerle örtülü boşluğu doldurma izlenimi vermektedir.

“Yapı kooperatiflerini tacir kabul edip tacir sıfatının sonuçlarıyla sorumlu tutmak mümkün değildir. Aksi bir kabul, kooperatiflerin ticari kazanç elde etme amacına yönelik hareket etmeleri sonucunu doğurur ki, bu durumun Anayasada dahi kendisine yer verilen kooperatifçiliğin amacına uygun düşmeyeceği açıktır.”[7]

Buradaki amaç kooperatifleri tacir kabul etmeyerek sorumluluklarını azaltmak, tacir olmanın getirdiği külfetlerden kurtarmaktır.  Yargıtay’ın boşluk doldurduğunu varsayarsak bu boşluğun TTK 16/1 maddede olduğunu kabul etmemiz gerekir.

Yargıtay’ın görüşüne karşı doktrin söz konusu maddede örtülü boşluk olmadığını kabul etmektedir. Kanun koyucunun kooperatifleri tacir saydığı ve ticaret şirketi olarak kabul ettiği irade aşikârdır.  15. Hukuk Dairesi, kooperatiflerin özellikle yapı kooperatiflerinin tacir niteliğini tartışmak yerine bunların tacir niteliğini kabul edip tacirlerin sözleşme cezasının indirilmesini talep edemeyeceği hükmünü içeren 6102 sayılı TTK m.221 ile ticari borçlara uygulanan temerrüt faizini düzenleyen 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun m.2/2’yi amaca uygun sınırlamaya tabi tutmak suretiyle kooperatiflere uygulamamak yolunu tercih etseydi bu yaklaşım en azından hukuk metodolojisi bakımından tutarlı olurdu.[8]

Sonuç :

15. Hukuk Dairesinin yapı kooperatifleri özelinde tartıştığı kooperatiflerin tacir sayılmaması hususundaki yorumu kanuna aykırı yorum olduğu öğretide kabul edilen bir görüştür. Bu durum Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu 12.11.2021 tarihli kararında da kooperatif/yapı kooperatiflerini tacir sayarak doktrinde kabul gören görüşü benimsemiş ve tartışmayı sonlandırmıştır.


[1] Mollaoğlu, Yusuf “Kooperatiflerin Hukuki Niteliği Yüksek Lisans Tezi”, Konya, 2018

[2] Fındıkoğlu, Ziyaettin Fahri Türkiye’de Kooperatifçilik Dersleri- Tatbiki Sosyoloji Denemesi, İstanbul Üniversitesi Yayını No: 537, İktisat Fakültesi Yayını No:63, İstanbul, 1953.

[3] Erçin, Ferhat “Türk Hukuku’nda Kooperatif Tüzel Kişiliğinin Ayırıcı Özellikleri”  s,71

[4] Kırca, Çiğdem.  “Örtülü (Gizli) Boşluk ve Bu Boşluğun Doldurulması Yöntemi Olarak Amaca Uygun Sınırlama (Teleologische Reduktion)”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 50, S. 1,s.96

[5] Kırca, Çiğdem.  “Örtülü (Gizli) Boşluk ve Bu Boşluğun Doldurulması Yöntemi Olarak Amaca Uygun Sınırlama (Teleologische Reduktion)”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 50, S. 1, s.96

[6]  Kırca, İsmail. “Kooperatiflerin Tacir Niteliği Hakkında Yargıtay’ın Tutumu: Kanuna Aykırı Yorum mu Yoksa Örtülü Boşluk Doldurma Gayreti mi?, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, C. 33

[7] Kırca, İsmail. “Kooperatiflerin Tacir Niteliği Hakkında Yargıtay’ın Tutumu: Kanuna Aykırı Yorum mu Yoksa Örtülü Boşluk Doldurma Gayreti mi?, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, C.33  “11.02.2014 E.2014/483 K.2014/844, 09.06.2014 E.2014/3400 K.2014/3937”

[8]Kırca, İsmail. “Kooperatiflerin Tacir Niteliği Hakkında Yargıtay’ın Tutumu: Kanuna Aykırı Yorum mu Yoksa Örtülü Boşluk Doldurma Gayreti mi?, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, C.33 Sayı 2,

Önceki Yazı

Siz de bir yorum ekleyin